Eğer bir ortamı seviyorsanız, o ortama birçok eşya yerleştirirsiniz. Çünkü içsel olarak güvende hissedersiniz. Örneğin, işinizi seviyorsanız, masanız her zaman doludur. Evimizi seviyorsak, evdeki eşyalar giderek artar. 24 yaşındaki biriyle tanıştım, masası çeşitli eşyalarla doluydu, hayatın, sanatın tadını çıkaran biri. 30 yaşında ise masasında sadece bilgisayar, fare ve bir fincan vardı. Bir kez birinin evine girdim, sehpanın çiziklerini bile aynı renk kalemle dikkatlice boyamıştı, burayı çok sevdiğini hissedersiniz. Bir sanatçının atölyesine gittiğimde, köpeği, sevdiği içki ve enstrümanı gördüm, sevgilisi motosikletle yemeğini getirmeye geldiğinde, neden sürekli seyahat etmek istemediğini, seyahat etmek istemediğini anlarsınız. İnsanın hayvan içgüdüleri, hayal ettiğimizden daha fazla aslında. Bir yere veya birine âşık olduğumuzda, her zaman birçok iz bırakırız, tamamen kontrol edemeyerek çeşitli eşyalara işaret koyarız. Pek çok insan bu süreçten sonra evlerini temizler, birçok şeyi satışa çıkarır veya başka insanlara verir, ya da direkt olarak atar, çünkü huzursuzdurlar. Yuvayı yıkacakları zaman, kuşlar her an kaçmaya hazırdır…