
Güncel ekonomik tahminler, küresel GSYİH büyümesinin 2025 yılında istikrarını koruyacağını ve %5,2 seviyelerinde gerçekleşeceğini gösteriyor. Bu oran, mevcut ekonomik eğilimlerle ve tahminlerle uyumlu olup, küresel ekonomi için temkinli bir iyimserliği yansıtıyor. Ancak, büyüme oranlarının farklı bölgeler ve ekonomiler arasında belirgin farklılıklar gösterdiğini vurgulamak gerekir. Bu durumu daha iyi anlamak için, 2025 yılına ilişkin bazı büyük ekonomilerin öngörülen GSYİH büyüme oranlarını aşağıda karşılaştırıyoruz:
| Ülke/Bölge | Öngörülen GSYİH Büyüme Oranı (2025) |
|---|---|
| Küresel | %5,2 |
| Amerika Birleşik Devletleri | %1,8 |
| Çin | %4,4 |
| Euro Bölgesi | %1,0 |
Bu veriler, dünya genelinde ekonomik toparlanma ve büyümenin dengesiz seyrettiğini açıkça ortaya koyuyor. Gelişmekte olan piyasalar ve yükselen ekonomiler küresel büyümeye yön verirken, gelişmiş ekonomilerde daha sınırlı bir büyüme öngörülüyor. Bu istikrarlı büyüme beklentisinde; birçok ülkede devam eden politika destekleri, tüketici harcamalarındaki kademeli toparlanma ve küresel ticaretteki artış etkili oluyor. Öte yandan, jeopolitik gerginlikler, ticaret anlaşmazlıkları ve pandeminin süregelen etkileri gibi riskler, bu görünümü olumsuz etkileyebilir. Dolayısıyla, politika yapıcılar ve işletmeler, küresel zorluklara karşı sürdürülebilir ekonomik ilerleme için dikkatli ve esnek olmalıdır.
Federal Reserve’ün 2025 yılında faiz oranlarını %0,25 düşürme kararı, para politikasında önemli bir dönüm noktası niteliğinde olup, küresel finans piyasalarında geniş yansımalar yaratıyor. Siyasi baskılar altında ekonomiyi istikrara kavuşturmayı hedefleyen bu adım, çeşitli sektörlerde zincirleme etkiler doğurdu. Başkan Powell’ın temkinli yaklaşımı, Fed’in ekonomik sorunlara yanıt verirken enflasyon yönetimiyle denge kurma zorunluluğunu vurguluyor.
| Gösterge | Faiz İndirimi Öncesi | Faiz İndirimi Sonrası |
|---|---|---|
| Fed Fon Oranı | %4,50 | %4,25 |
| Enflasyon Oranı | %2,90 | %2,70 |
| İşsizlik Oranı | Bilgi yok | Bilgi yok |
Faiz indirimi, SIX Network fiyatının duyuru sonrası bir gün içinde 0,01652 dolardan 0,02435 dolara yükselmesiyle iş dünyasında iyimserliği artırdı. %47,4’lük bu artış, piyasaların genişleyici para politikasına olumlu bakışını gösteriyor. Ancak, Fed’in kararı risk barındırıyor. Enflasyon oranı %2,90’dan %2,70’e düşse de, halen Fed’in %2 hedefinin üzerinde seyrediyor ve fiyat istikrarı konusunda potansiyel zorluklara işaret ediyor.
Küresel piyasalarda tepkiler karışık oldu. Bazı sektörler düşük borçlanma maliyetleri nedeniyle yatırım artışı yaşarken, diğerleri süregelen ekonomik belirsizlikler nedeniyle temkinli. Fed’in politika değişikliği döviz kurları üzerinde de etkili olarak uluslararası ticaret ve sermaye akışlarını şekillendirebilir.
ABD ekonomisine dair son enflasyon verileri, çekirdek Tüketici Fiyat Endeksi’nin (TÜFE) 2025’te yıllık bazda %0,6 arttığını göstererek endişe oluşturan bir eğilimi ortaya koyuyor. Bu artış, Federal Reserve’ün %2’lik yıllık enflasyon hedefinin üzerine çıkıyor ve önümüzdeki dönemde ekonomik riskleri işaret ediyor. Gıda ve enerji gibi oynak kalemler hariç tutulduğunda çekirdek TÜFE’deki artış, ekonominin farklı alanlarında yaygın enflasyonist baskılara işaret ediyor.
Enflasyonun kaynağını daha iyi anlamak için, bu artışa katkı sağlayan temel bileşenleri inceleyelim:
| Bileşen | Yıllık Değişim |
|---|---|
| Gıda | %0,5 |
| Konut | %0,6 |
| Giyim | %0,3 |
| Sağlık Hizmetleri | %0,4 |
Veriler, konut maliyetlerinin enflasyonun başlıca itici gücü olduğunu ve çekirdek TÜFE artışıyla aynı oranda gerçekleştiğini gösteriyor. Bu eğilim devam ederse, tüketici harcamaları ve ekonomik büyüme üzerinde baskı oluşturabilir.
Bu enflasyonist baskılara karşılık olarak Federal Reserve, ekonomik sorunları hafifletmek için faiz indirimlerini gündeme alıyor. Ancak, bu yaklaşımın da riski var; zira düşük faiz oranları enflasyonun daha da artmasına yol açabilir. Önümüzdeki aylarda, enflasyon yönetimiyle büyüme desteği arasındaki dengeyi korumak politika yapıcılar için kritik olacak.
Yatırımcılar ve ekonomistler, para politikası adımlarının etkisini ve genel ekonomik görünüme etkilerini değerlendirmek için gelecek TÜFE raporlarını yakından takip edecektir.
Son araştırmalar, geleneksel finansal piyasalardaki oynaklık ile kripto para fiyat dalgalanmaları arasında belirgin bir ilişki olduğunu ortaya koyuyor. Bu karşılıklı etkileşim, özellikle Bitcoin, Ethereum ve büyük borsa endeksleri arasındaki bağda öne çıkıyor. Örneğin, VIX seviyelerinin yüksek olduğu stresli piyasa dönemlerinde, kripto paralarda da artan oynaklık gözleniyor. Aşağıdaki tablo bu ilişkiyi özetliyor:
| Piyasa Göstergesi | Kripto Para Etkisi |
|---|---|
| Yüksek VIX (>30) | Bitcoin %-5 ila %-10 |
| Düşük VIX (<15) | Bitcoin %+3 ila %+7 |
| DXY Güçlü | Ethereum %-2 ila %-6 |
| DXY Zayıf | Ethereum %+4 ila %+8 |
Bu korelasyonlar, kripto paraların küresel finans ekosistemine entegrasyonunun arttığını gösteriyor. Nitekim Ekim 2025’teki piyasa dalgalanmasında, VIX’in yükselmesiyle Bitcoin 24 saat içinde %15 değer kaybetti. Bu süreçte 19 milyar doların üzerinde kaldıraçlı pozisyon tasfiye edildi ve kripto piyasalarının geleneksel finansal şoklara karşı ne kadar hassas olduğu gözler önüne serildi. Ayrıca, merkez bankası kararları ve jeopolitik gelişmeler gibi makroekonomik etkenlerin, kripto para piyasalarındaki dinamikleri artık daha fazla belirlediği görülüyor.
21 Ekim 2025 itibarıyla SIX’in fiyatı 0,02258 dolar ve 24 saatlik işlem hacmi 20.549.180 dolar. Bu, %14,14’lük bir fiyat artışına işaret ediyor.
21 Ekim 2025 itibarıyla Hawk Tua coin 0,0001338 dolar seviyesinden işlem görüyor ve 24 saatlik işlem hacmi 47,72 dolar. Fiyat, son bir günde %5,10 geriledi.
Altı köşeli madeni paraya “altıgen madeni para” adı verilir. Bu paralar tarihte Endonezya ve Hindistan gibi bazı ülkelerde kullanılmıştır, ancak günümüzde yaygın değildir.
Stellar, KAVA ve Sei; güçlü kullanım alanları ve artan benimsenmeleriyle 1 dolara ulaşma potansiyeli taşıyor. Bitcoin Hyper ve Maxi Doge ise ciddi büyüme için öne çıkan diğer adaylar arasında.











